28-11-2007, 21:52
Tekrar Merhaba,
Hoşgeldin dileğinde bulunan tüm ağabey ve kardeşlere ayrı ayrı teşekkür ederim.
Değerli Ağabeyim Eşref Sürek'in sorusunu da izninizle şöyle cevaplandırmaya çalışayım:
1970'li yılların başlarında yazları Babamın memleketi Avşa Adasında ilk tekne ile istavrit çaparisi yaptığımda yaşım üç buçuk imiş. Hala istavrit çaparisi yaptığıma göre, demek ki avcılığımda onun ayrı bir yeri var. 1976-1985 arası Yaz kış Ayvalık'da yaşadık. 5,5 metrelik bir teknemiz vardı. Mercan-Karagöz avlardık. 90'lı yıllar İstanbul'da ve balık avından (yazları saymazsak) hayli uzak yıllardı. 2003'den bugüne artarak ve tür ve avlak (Denizin yanında tatlı su) çeşitlenerek devam ediyor. Geçmişte "sezgi" düzeyinde babadan görme tarzda yakala-bırak (Catch & relase) yaparken, artık bile-isteye yakalıyor ve bırakıyorum ve/veya bırakacağım balıkları yakalamamaya gayret ediyorum. Artık bir teknemiz olmadığı için ve yılın büyük bölümünü İstanbul cangılında
geçirdiğim için, adetsel olarak daha çok kıyı avına gidiyorum. Makul ölçülerde avlanmayı sevdiğim için bir kaç istavrit veya çinekop beni mutlu etmeye yetiyor. Denizde kıyıdan Levrek, tekneden ve kıyıdan istavrit, çinekop, kıyıdan nadiren kefal, çipura, tatlısuda alabalık, turna avladığım olmuştur. Son yıllarda beni en fazla heyecanlandıran alabalık avı...Tabii yılın yarısında dönemsel yasak ve kalan yarısında mesafe, zaman sıkıştırması nedeniyle gönlümün bir yerinde duran bir avcılık niteliğinde...Şikayetçi değilim. O güzellerle yılda bir kez görüşsem, hiç de alıkoymasam, gözüm arkada kalmaz. Umarım uzun yazıp sıkmamışımdır.
Nazik hoşgeldin mesajlarınız için tekrar teşekkür ederim.
Sevgi ve Saygılarımla,
Hoşgeldin dileğinde bulunan tüm ağabey ve kardeşlere ayrı ayrı teşekkür ederim.
Değerli Ağabeyim Eşref Sürek'in sorusunu da izninizle şöyle cevaplandırmaya çalışayım:
1970'li yılların başlarında yazları Babamın memleketi Avşa Adasında ilk tekne ile istavrit çaparisi yaptığımda yaşım üç buçuk imiş. Hala istavrit çaparisi yaptığıma göre, demek ki avcılığımda onun ayrı bir yeri var. 1976-1985 arası Yaz kış Ayvalık'da yaşadık. 5,5 metrelik bir teknemiz vardı. Mercan-Karagöz avlardık. 90'lı yıllar İstanbul'da ve balık avından (yazları saymazsak) hayli uzak yıllardı. 2003'den bugüne artarak ve tür ve avlak (Denizin yanında tatlı su) çeşitlenerek devam ediyor. Geçmişte "sezgi" düzeyinde babadan görme tarzda yakala-bırak (Catch & relase) yaparken, artık bile-isteye yakalıyor ve bırakıyorum ve/veya bırakacağım balıkları yakalamamaya gayret ediyorum. Artık bir teknemiz olmadığı için ve yılın büyük bölümünü İstanbul cangılında
geçirdiğim için, adetsel olarak daha çok kıyı avına gidiyorum. Makul ölçülerde avlanmayı sevdiğim için bir kaç istavrit veya çinekop beni mutlu etmeye yetiyor. Denizde kıyıdan Levrek, tekneden ve kıyıdan istavrit, çinekop, kıyıdan nadiren kefal, çipura, tatlısuda alabalık, turna avladığım olmuştur. Son yıllarda beni en fazla heyecanlandıran alabalık avı...Tabii yılın yarısında dönemsel yasak ve kalan yarısında mesafe, zaman sıkıştırması nedeniyle gönlümün bir yerinde duran bir avcılık niteliğinde...Şikayetçi değilim. O güzellerle yılda bir kez görüşsem, hiç de alıkoymasam, gözüm arkada kalmaz. Umarım uzun yazıp sıkmamışımdır. Nazik hoşgeldin mesajlarınız için tekrar teşekkür ederim.
Sevgi ve Saygılarımla,
