12-10-2011, 12:44
Su içerken bardağı belli bir yavaşlıkta kaldırırız. Bu ayarlamayı her seferinde hiç düşünmeden gerçekleştiririz, beynimiz bizim için gerekli ayarlamaları yapar ve uzuvlarımızı en kolay kullanacağımız hale getirir. Beyin bu ayarlamayı yapmasa kaba ve robotumsu hareketlerle bardağı kaldıracağımız için bardağın içindeki su dökülür ya da bardağı ağzımıza çarpardık. Ancak böyle kazalar yaşamayız ve suyu rahatça içeriz. Bilim adamları bu gibi örneklerden yola çıkarak, günlük hayatımızda beynin insan bedenini nasıl yönettiğine dair çalışmalar yürütmektedirler.
Johns Hopkins Üniversitesinden bilim adamları Neuroscience dergisinin Ocak 2007 sayısında beyin ve beden arasındaki iletişime yeni bir ışık tutacak bulgularını yayınladılar. Tıbbi anlamda önemli gelişmelere katkıda bulunacağı umulan bu araştırmalar ile daha iyi protez uzuvlar üretilebilecek veya felçli hastalara daha gelişmiş tedavi yöntemleri sunulabilecektir.
Johns Hopkins makine mühendisliği bölümünden Doçent Noah Cowan bu konuda, "İnsanlar ve hayvanlar yürüme, koşma, uçma ve yüzme gibi eylemlerde bulunurken vücutlarında sürekli olarak ayarlamalar yapmak zorundadırlar. Bu ayarlamalar, tüm vücut çapındaki, görme, dokunma, işitme ve bunun gibi ihtiyaçları sağlayan duyu organlarından gelen geri bildirime dayanır." demektedir.
Cowan, yine Johns Hopkins’de psikoloji ve beyin bilimlerinde Doçent olan Eric Fortune ile birlikte, beynin hareketi nasıl kontrol ettiğini anlamak için çalışmalar yürütmektedir. Bunun için Eigenmannia virescens diye adlandırılan şeffaf ve bıçağa benzer bir şekle sahip, geceleri avlanan minik bir balığın hareketlerini incelemişlerdir. Amaç balıkların duyulara ait bilgiyi nasıl kullandığını anlayabilmektir. Bu balık karanlıkta “görebilmek” için zayıf elektrik sinyalleri yaymaktadır. Bilim adamları beyinlerinin kullandığı duyu sinyallerini kolaylıkla denetleyebildikleri için bu küçük balıkları tercih etmektedirler. Deney için geniş su tanklarının içine tüpler konulmuştur. Balığın bu tüpler içerisinde ileri geri yüzmesi beklenirken, balık burada ‘saklanmayı’ tercih etmiştir. Bunun üzerine bilim adamları tüpleri ileriye ve geriye doğru, değişen sıklıkta değiştirmişlerdir. Bu durum, balığın tüpün içerisinde saklı kalabilmek için ileriye ve geriye daha da hızlı yüzmesine sebep olmuştur. Araştırmacılar balığın bu koşullar altında yaptığı ayarlamaların detaylı bir mühendislik analizine tabi tutulduğunu ve hayvanların duyu organlarının ve beyinlerinin Newton’un hareket kanununu (Duran bir cisim, kendisine herhangi bir kuvvet etki etmedikçe sürekli durur. Hareket halindeki bir cisim ise hareketini engelleyecek bir kuvvet etki etmedikçe hareketine devam eder.) dikkate alacak şekilde ayarlı olduğunu açıklamışlardı. Bir başka deyişle, sinir sistemi balığın hız derecesini ölçüyordu. Böylece balık hareket halindeki tüpün içerisinde kalmayı başarabilmek için doğru oranda hızını arttırıyor veya gerektiğinde de ‘fren yapıyordu’.
Eric Fortune balıkların bu hareketini şöyle özetlemiştir:
"Balıklar, duyuları ve sinir sistemleri vasıtasıyla yaptıkları ayarlamalarla hızlanır, fren yapar ve ters yöne hareket ederler. Tıpkı kırmızı trafik lambasına yaklaşan bir sürücünün belli bir zaman önce frene basmaya başlaması gerektiğini bilmesi gibi. Aksi takdirde arabayı hedeflediği yerde durduramayıp geçer ve kendini yoğun bir kavşağın ortasında bulur. Bedeninizin ve uzuvlarınızın, tıpkı bir araba gibi kütlesi vardır. Dolayısıyla beyniniz hareketi kontrol ederken her zaman bunu yapmak zorundadır. Bu durum, araba kullanmak gibi planlama gerektiren hareketlerde olduğu kadar, kahve fincanına uzanmak gibi gayri ihtiyari hareketlerin kontrolü için de geçerlidir. Öncesinde durumu hesaplayan bir kontrol olmazsa, eliniz her seferinde fincana çarpıp masanın üzerine düşecektir."
Eigenmannia virescens isimli balıklar, belli bir kütleye sahip olduklarının şuurunda gibi hareket etmektedirler. İnsanların sinir sisteminin nasıl çalıştığını anlamak için yapılan tüm mühendislik analizleri ile beynin fonksiyonlarını çözmeye çalışan araştırmacılar böylece kendi kendini idare edebilen robotlar için duyusal kontrol sistemleri tasarlamanın yollarını bulma çabası içindedirler. Bu sayede protez uzuvlar gibi yapay sistemlerin de ayarlanabileceği ve tıbbi uygulamalarda son derece önemli yeri bulunan robotların sarsıntılı ve kaba hareketlerini düzeltme imkanı bulunabileceği umulmaktadır.
Yüce Allah, bütün canlıların tam ihtiyaçları doğrultusunda hareket edebilmeleri için onları son derece kompleks mekanizmalarla birlikte yaratmıştır. Biz farkında bile olmayız, ancak vücut sistemlerimiz yaşamımızı sürdürebilmemiz için en rahat edeceğimiz şekilde hareket etmemize izin vermektedir.
"Onların yürüyecek ayakları var mı? Ya da tutacakları elleri mi var? Veya görecek gözleri mi var? Yoksa işitecek kulakları mı var? De ki: "Ortak koştuklarınızı çağırın, sonra bir düzen (tuzak) kurun da bana göz bile açtırmayın." (A’raf Suresi, 195)
Güney Amerika’da bulunan Eigenmannia virescens’in zayıf elektrik sinyalleri yayması, beynin hareketi kontrol etmek için duyusal bilgiyi nasıl kullandığını anlamak için yapılan araştırmalarda mükemmel bir denek olmasını sağlamıştır.
alıntı:izafet.com
Johns Hopkins Üniversitesinden bilim adamları Neuroscience dergisinin Ocak 2007 sayısında beyin ve beden arasındaki iletişime yeni bir ışık tutacak bulgularını yayınladılar. Tıbbi anlamda önemli gelişmelere katkıda bulunacağı umulan bu araştırmalar ile daha iyi protez uzuvlar üretilebilecek veya felçli hastalara daha gelişmiş tedavi yöntemleri sunulabilecektir.
Johns Hopkins makine mühendisliği bölümünden Doçent Noah Cowan bu konuda, "İnsanlar ve hayvanlar yürüme, koşma, uçma ve yüzme gibi eylemlerde bulunurken vücutlarında sürekli olarak ayarlamalar yapmak zorundadırlar. Bu ayarlamalar, tüm vücut çapındaki, görme, dokunma, işitme ve bunun gibi ihtiyaçları sağlayan duyu organlarından gelen geri bildirime dayanır." demektedir.
Cowan, yine Johns Hopkins’de psikoloji ve beyin bilimlerinde Doçent olan Eric Fortune ile birlikte, beynin hareketi nasıl kontrol ettiğini anlamak için çalışmalar yürütmektedir. Bunun için Eigenmannia virescens diye adlandırılan şeffaf ve bıçağa benzer bir şekle sahip, geceleri avlanan minik bir balığın hareketlerini incelemişlerdir. Amaç balıkların duyulara ait bilgiyi nasıl kullandığını anlayabilmektir. Bu balık karanlıkta “görebilmek” için zayıf elektrik sinyalleri yaymaktadır. Bilim adamları beyinlerinin kullandığı duyu sinyallerini kolaylıkla denetleyebildikleri için bu küçük balıkları tercih etmektedirler. Deney için geniş su tanklarının içine tüpler konulmuştur. Balığın bu tüpler içerisinde ileri geri yüzmesi beklenirken, balık burada ‘saklanmayı’ tercih etmiştir. Bunun üzerine bilim adamları tüpleri ileriye ve geriye doğru, değişen sıklıkta değiştirmişlerdir. Bu durum, balığın tüpün içerisinde saklı kalabilmek için ileriye ve geriye daha da hızlı yüzmesine sebep olmuştur. Araştırmacılar balığın bu koşullar altında yaptığı ayarlamaların detaylı bir mühendislik analizine tabi tutulduğunu ve hayvanların duyu organlarının ve beyinlerinin Newton’un hareket kanununu (Duran bir cisim, kendisine herhangi bir kuvvet etki etmedikçe sürekli durur. Hareket halindeki bir cisim ise hareketini engelleyecek bir kuvvet etki etmedikçe hareketine devam eder.) dikkate alacak şekilde ayarlı olduğunu açıklamışlardı. Bir başka deyişle, sinir sistemi balığın hız derecesini ölçüyordu. Böylece balık hareket halindeki tüpün içerisinde kalmayı başarabilmek için doğru oranda hızını arttırıyor veya gerektiğinde de ‘fren yapıyordu’.
Eric Fortune balıkların bu hareketini şöyle özetlemiştir:
"Balıklar, duyuları ve sinir sistemleri vasıtasıyla yaptıkları ayarlamalarla hızlanır, fren yapar ve ters yöne hareket ederler. Tıpkı kırmızı trafik lambasına yaklaşan bir sürücünün belli bir zaman önce frene basmaya başlaması gerektiğini bilmesi gibi. Aksi takdirde arabayı hedeflediği yerde durduramayıp geçer ve kendini yoğun bir kavşağın ortasında bulur. Bedeninizin ve uzuvlarınızın, tıpkı bir araba gibi kütlesi vardır. Dolayısıyla beyniniz hareketi kontrol ederken her zaman bunu yapmak zorundadır. Bu durum, araba kullanmak gibi planlama gerektiren hareketlerde olduğu kadar, kahve fincanına uzanmak gibi gayri ihtiyari hareketlerin kontrolü için de geçerlidir. Öncesinde durumu hesaplayan bir kontrol olmazsa, eliniz her seferinde fincana çarpıp masanın üzerine düşecektir."
Eigenmannia virescens isimli balıklar, belli bir kütleye sahip olduklarının şuurunda gibi hareket etmektedirler. İnsanların sinir sisteminin nasıl çalıştığını anlamak için yapılan tüm mühendislik analizleri ile beynin fonksiyonlarını çözmeye çalışan araştırmacılar böylece kendi kendini idare edebilen robotlar için duyusal kontrol sistemleri tasarlamanın yollarını bulma çabası içindedirler. Bu sayede protez uzuvlar gibi yapay sistemlerin de ayarlanabileceği ve tıbbi uygulamalarda son derece önemli yeri bulunan robotların sarsıntılı ve kaba hareketlerini düzeltme imkanı bulunabileceği umulmaktadır.
Yüce Allah, bütün canlıların tam ihtiyaçları doğrultusunda hareket edebilmeleri için onları son derece kompleks mekanizmalarla birlikte yaratmıştır. Biz farkında bile olmayız, ancak vücut sistemlerimiz yaşamımızı sürdürebilmemiz için en rahat edeceğimiz şekilde hareket etmemize izin vermektedir.
"Onların yürüyecek ayakları var mı? Ya da tutacakları elleri mi var? Veya görecek gözleri mi var? Yoksa işitecek kulakları mı var? De ki: "Ortak koştuklarınızı çağırın, sonra bir düzen (tuzak) kurun da bana göz bile açtırmayın." (A’raf Suresi, 195)
Güney Amerika’da bulunan Eigenmannia virescens’in zayıf elektrik sinyalleri yayması, beynin hareketi kontrol etmek için duyusal bilgiyi nasıl kullandığını anlamak için yapılan araştırmalarda mükemmel bir denek olmasını sağlamıştır.
alıntı:izafet.com
Deniz derindir durulmaz,dostluk ebedidir unutulmaz….
