Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Alabalık Avcısı Denilen Garip Yaratık 1
#1
Değerli Arkadaşlar..

Bu güne kadar konu ile ilgili olmayan kişilerin yazdıklarına ve konuştuklarına bakınca gerçekte Alabalık avcılarının pek fazla tanınmadığını gördüm..Benim yakından tanıdığım biri olduğu için sohbet olması amacı ile bazı özelliklerini belirtmek istedim.

Konu başlığında olduğu gibi Alabalık avcıları gerçekten garip yaratıklardır.Tüm hayatları boyunca ,bir çok konuda ikilemde kaldıkları yetmezmiş gibi kendilerini dahi çözmekte çok güçlük çekerler.Her konumda mantıkları ile duyguları çatışır.Konuyu her iki yönden de incelediklerinde ,doğru gördükleri şeyler olduğundan , ne karar verirlerse versinler mutlaka kalbinin bir köşesinde küçük bir suçluluk duygusu barındırırlar.

Arkadaşlar ile toplanılır ve konuşulur………………………

Ertesi sabah ava gidileceği karara bağlandıktan sonra mutlaka tüm malzeme son bir kez elden geçer.Olabilecek en kötü senaryoya göre hazırlık yapılır.Hazırlıkların en sonuna yemek bırakılır.Su ise hiç düşünülmez.Alabalığın yaşayabildiği her su çok lezzetli ve içilecek bir sudur.Balık avında kullanılacak her malzemenin en az iki tane yedeği mutlaka bulunur.O harika av gününde çok sık rastlanan malzeme kayıplarının günü bozma ihtimali imkanlar ölçüsünde yok edilmeye çalışılır.

Saatler mutlaka buluşma saatine on beş dakika öncesinden hazır olacak şekilde hesaplanarak kurulur.Kesinlikle bir gün önceden Alkol almak gibi hatalar yapılmaz.Nihayet yatma vakti gelmiştir..Çok iyi bilinir ki iyi bir uyku ,ertesi gün iyi bir av demektir.Her konuda olduğu gibi ,disiplinli olmanın yararları bu konuda da görülmüştür.

Hava durumu raporu , yatmadan önce en son, en güvenilir kaynaklardan onaylanarak öğrenilir ve gün bitirilir……

Yatakta bu güne kadar öğrenilmiş tüm bilgiler bir kez daha gözden geçirilir.Nerede hangi takımın kullanılacağına karar verilir.Her avda mutlaka yeni bir deneme yapılması zorunlu prensip olduğundan bu avda nerede ve neyi deneyeceği fikir olarak düşünülür.Birden aklına ilk yardım kitini alıp almadığı gelir…Kalkıp bakar..Sırt çantasında her zamanki yerindedir...Hiç bir zaman güvenliği ikinci plana atmadığı için kazandığı şeyleri ve atlattığı tehlikeleri düşünür..

İnsan hayatının hakikaten bu kadar ince bir ipliğe bağlı olmasına hayret ederek uykuya dalar….

O kurulan saat hiçbir zaman uyurken çalmaz….Saat kendi içindedir….Kalkar ve saate bakar..Daha beş dakika vardır…Kahvaltının zevkine varmayı düşünür…Kandaki şeker oranının bütün gün görüntü netliği sağlayacağını bildiğinden , kahvaltıya reçel ile başlar..
Gözlerindeki bulanık görüntü yavaş yavaş netleşir…

Bugün ,o geçen sefer kendisini çok kurnazca atlatan balığı alıp alamayacağını düşünür.Balıkta bu kadar zeka olmasına hayret eder..Oltayı çekme sırasında devir farklılığı yapıp yapmadığını hayal eder.Balık 3 kere peşinden gelip oltayı neden almamıştır….Görünme ihtimali yoktur…Balığı birden kan davalısı gibi görür.. İntikam hisleri içini kaplar…Hatasını bir bulsa düzeltecektir ama…

Çalan korna sesi onu kendine getirir..Neler düşünmektedir..Bu hırsın doğru olmadığını düşünür..Dışarı çıkar …Arkadaşları onu beklemektedir..Karanlıktaki gölgelerden fire olmadığını anlar ve sevinir..Acele ile malzemeler arabaya yüklenir.Yol uzundur..

Tüm yol boyunca sadece balık konuşulur…Bir bakar ki herkes bir balık tarafından atlatılmış ve bunun yarasını taşımaktadır.Tek olmaması önce onu rahatlatır…Balığın büyüklüğünü düşünür…Yeniden hırslanır…

Yolda önlerine çıkan tavşan veya tilkiler konuyu dağıtır.Kaçmalarına izin verilerek takip edilir ve seyredilirler.

Yol sapağına gelince kabinin çarpmasına bir anlam veremez.Bu heyecanın balıktan olamayacağını düşünür.Kırk yılda bitmeyen heyecan olmaz der…Hormonal bir faaliyettendir diye karar varır..Buna kendisi de inanmaz…Ellerini uzatıp arkadaşlarına fark ettirmeden bakar..Titreme yoktur…Yaptıklarına içinden şaşırarak gülümser…

İneceği yere gelmiştir..Araçtan inip malzemeleri alarak ormana dalması sadece bir dakika sürer.Uzaklaşan aracın sesi artık akşama kadar yalnız başına olduğunu bir kere daha hatırlatır.

Zifiri karanlık ormanda hiçbir sıkıntı çekmeden yürümesini şartlara alışkın olmaya bağlar..Ayağı dala takılır….Kibirlenmeyi bırakıp daha dikkatli olması gerektiğini düşünür….Saate bakar havanın aydınlanması ile dereye inişi hesaplar …Doğru zamanda doğru yerdedir..Mutlu olur ve yola devam eder..

Derenin sesini duyar…………….

Vücudunda bir sıcaklık hisseder..Bu duyguyu çok yaşamıştır…Buna rağmen çok uzaklardaki sevdiğinin sesi gibi gelir…..Kavuşmak için hızlanır…Yürüdüğü zeminin aşağı doğru dikleşmesi geldiğinin işaretidir…..Kendini sağlama almak için tutunacak sağlam ağaçları işaretler ve dikkatlice dereye iner…Tulumun üstünden hissettiği soğuk su ısınmış vücudu normal hararete düşürüp dengeyi sağlar….

Dere kıyısında sırt çantasını çıkaracak bir yer bulur…Çantadan mepps kutusunu çıkartır…Atacağı çeşit bellidir ama o aynı cinsteki bir çok mepps’in içinden yenileri olmasına rağmen bir önceki avda çok balık tuttuğu, kullanılmış olanı seçer..Sanki onun tecrübesinden faydalanacaktır..Kaşığın tecrübesi olur mu der kendi kendine…Olsun ne zararı var ki diye düşünür ..Tekrar gülümser..

Makineye uygun kalınlık ve çeşitte misina makarası takılır ,kamışın halkalarından özenle geçirilerek mepps bağlanır..Her şey tamamdır.Bismillah diyerek sırt çantası sırta alınır ve ava başlanır..
Bul
Cevapla
#2


Birkaç boşa atılan ısınma hareketinin faydası olduğu daha önceden bilindiği için ,balık olma ihtimali olmayan yerler hedeflenerek birkaç atış yapılır.Birinci atış çok kötüdür..Normal diye düşünür…Özenle yapılan atışların insanı baskı altına aldığını daha önce fark ettiği için ani geriye dönerek görmediği ama o an tespit ettiği bir hedefe refleks atışı yapar..İstenilen noktaya atmıştır..Tam isabet diye buna derler der…Kendine güven endeksi tavan yapmıştır….Çok usta olduğunu düşünür…Korkar…Alçak gönüllü olmaya karar verir…Hem daha çok bilmediği şey vardır…

Evet….Tam o noktada bir balık olması ihtimali fazla diye düşünür…Uzaklık fazla gelir..Uzaklığı doğru tahmin etmeye çalışır..Yeni aydınlanan gün ışık oyunları ile yanıltabilir beni der ve yine ani karar vermiş gibi oltayı hedefe atar…Halbuki orayı zaten hedeflemiştir…Ama özenle atınca hedefi tutturamama ihtimali vardır..Kendini kandırmak daha mantıklı gelir..

Mepps havada giderken düşeceği yeri hesaplar ..Atış doğrudur…Su hızlı akmaktadır..Akıntıya karşı attığı için ve atılan bölge sığ olduğu için en ufak bir zaman kaybında iğne zeminde bir kayaya takılacaktır.Eli görmediği bir yerde makinenin kolunu arar…Mepps’in suya düşmesine yarım saniye kala makinenin kolunu çevirmeye başlar..

Makine kolu elinden kayar….Anlayamadığı bir kuvvet kolun dönmesine izin vermemektedir.Tekrar kolu yakalar ve o anda sudan dışarı,daha doğmamış güneşin olmayan ışığını alarak kıpkırmızı noktalar halinde parlayan güzelliği ile günün ilk balığı fırlar..O telaş içinde yüreğinin çarpıntısını hisseder ama bunu düşünme zamanı değildir..Balık suya düştüğü an yeniden sıçrar..Vereceği boşluğun, balığın kaçmasına neden olacağını bildiği için tüm sürati ile sarmaya devam eder..Balık suda olsa sorun olmayacaktır..Rahat rahat gezdirerek o balığı alabilir..Ama havadaki balık misina üzerine alışılmadık yükler bindirebilir..Hiç durmadan sararken balığı karaya çıkartacak bir yer arar…Bu yere önceden bakmadığı için ne kadar çok balık kaçırdığını düşünür..

Balık karadadır..Elindedir…Özenle tutar…Hayranlıkla seyreder…Boyu sirkülerdeki sınırlardan oldukça büyüktür..Elindeki hazineyi kendisine bağışlayana şükreder…Balığın çırpınması ile toparlanır.Balığın hareketi normal balık gibi değildir..Hareketin yılana benzediğini düşünür.Alabalığın en fazla omurgaya sahip balıklardan olduğunu hatırlar..Tekrar balığı seyreder…Belki binlerce yakalamıştır..Benekleri aynı olan olabilir mi acaba derken çantasından balık kutusunu çıkartır.Kıyıdan topladığı geniş yaprakları kutunun dibine yayar.Buz kabı zaten sabit olduğundan balığı yaprakların üstüne özenle koyar..Üstünü de tekrara yaprakla örter..Sanki bir zarar gelme ihtimaline karşı içgüdüsel bir koruma hissine benzetir yaptığını..

Şaşırır…Sanki bu balığı yakalayan o değildir…Yeteri kadar gelişmediğini düşünür.. Kendindeki eksiği bulmaya çalışır..Bulamaz…Sonraya bırakmaya karar verir…

Sırt çantası ağırlaştı der...Sonra gülümser…Bir balıktan olamaz der..…Psikolojik bir duygu olduğunu kabul eder…Balık ağırlık yapacak kadar büyük değildir…

Oltayı hazırlar ve uygun gördüğü yere atar…Mepps hiç alakası olmayan bir yere yukarıda bir ağacın dalına gitmiştir…Düşünür…Her zaman olan bir olaydır bu…Bir balık yakaladıktan sonra sakinleşmeden atış yapmamalıyım diye düşünerek mepps’i kurtarmaya çalışır….Fransızlar bu işi çok iyi biliyorlar diye takdir eder…

Kendi kendine telkin yapmaya karar verir…Sakinleştiğine inanır..İnanmak ister…Sakinleşmiştir..Oltayı fırlattığı an doğru atış yapınca insanın beynine ne kadar hükmedebildiğini görür…Şaşırır..İnsanın isterse yapamayacağı hiçbir şey yok diye düşünür…Mepps suya düşer ve sarma hareketine başlar…Gelişteki o dönme darbelerini hisseder.Doğru devir ile sardığını görür..Acaba hızlandırsam mı diye düşünürken belli belirsiz bir titreşim duyar..

Balık oltada gelmektedir..Kamışa yansıyan hareketi balığın ufak olduğunu belli etmiştir..Özenle çeker…Balığa zarar gelecek diye korkar..Ama kaçırmak istemez…Onu kendi salacaktır..

Sanki yıllardır o türden aldıklarına karşılık bunu salarak bir borç ödeyecekmiş gibi davranır.Bunun asla böyle olamayacağını düşünür…Vazgeçer…Balığa odaklanır…..
İtina ile sudan çıkarır…

Forumların faydası var diye düşünerek cebinde taşıdığı yumuşak pamuklu bezi çıkartır.Alabalıkların insan elinden virüs alarak hastalanma ihtimali olduğunu forumlardan öğrenmiştir…Kendi kendine “bir de çok bilirim dersin” diye söylenir ve daha öğrenecek pek çok şey olduğunu düşünür..

Bez ile balığı tutar…Cebinden ince hemostatı çıkararak şans eseri zaten fazla derine girmemiş iğneyi özenle çıkarır.Balık kendisine bakarken acaba canı yanmış mıdır diye düşünür..Hiç öyle bir görüntüsü yoktur balığın…

Sığ bir yer bakarak elini yavaşça suya sokar….Balığın solunum yaptığını görür ve mutlu olur..Elini yavaşça serbest bırakır…Balık artık özgürdür…Balığın gitmemesini aldığı travmaya bağlar ve geçmesini bekler…Travma geçmez….

Yüzgeçlerinin oynadığını görür….Gitmeli diye düşünür..Balık oradadır..Suda ,renklerinin bir başka güzel olduğunu fark eder..Bekler….Diğer eli ile balığı kuyruğundan hafifçe dürter…Balık kısa ama sert bir hamle yaparak hemen yanındaki küçük bir kaya parçasının pek fazla korunaklı olmayan alt oyuğu hizasına gider ve orada durur…

Şaşırır…………………………………Ürperir…..

Balık kendisine göre yan durmasına rağmen göz ucu ile kendisine bakmaktadır…İnanamaz….Daha dikkatli inceler…Kesinlikle baktığına emin olur…

Bir şey canını yakmaktadır…Balığın gözlerine bir daha ama biraz çekinerek bakar…Canını yakan şeyin ne olduğunu görür…Balık kendisine sevgi ile bakmaktadır….Göz pınarlarının dolduğunu hisseder…Aptallaşır…Karaya çıkar ve oturur…

Sakinleşir…Balığın gözlerinde gördüğü sevgiyi görebilmek için kendisinin de onu en az onun kadar sevmesi gerektiğini bildiğinden rahatlar…Aslında balıkta gördüğü kendi gözleridir..İçindeki fırtınaya hayret eder…

Alabalığı yakalamak için katlandığı eziyetleri gözünün önüne getirir..Alabalığı salarken duyduğu mutluluğu düşünür…Gözlerinin yaşarmasını düşünür….

Yavru balığın gözleri gözünün önüne gelir…

Alabalık avcısının çok garip bir yaratık olduğuna karar verir……………………………….

Ben bu Alabalık avcısını o kadar yakından tanıyorum ki……………………………………….
Bul
Cevapla
#3
Gercekten bu alabalık avcılarını çok yakından tanıyorsunuzAlkisakıcı ve bilgilendirici anlatımınız içinde teşekkürler Ahmet beySeerf
Bornova - izmir
Bul
Cevapla
#4
Ahmet abi yazilanlari dikkatlice okudum,ilk sayfada bir yer varki,o noktada bende varim

O kurulan saat hiçbir zaman uyurken çalmaz….Saat kendi içindedir….Kalkar ve saate bakar..Daha beş dakika vardır...Siyirdim

cok guzel ve akici bir anlatim ..tesekkurlerSeerf
Bul
Cevapla
#5
orhanekmekci yazdı:Gercekten bu alabalık avcılarını çok yakından tanıyorsunuzAlkisakıcı ve bilgilendirici anlatımınız içinde teşekkürler Ahmet beySeerf

Teşekkürler Orhan Bey...

Gördüğünüz gibi balıkçılığın çok ötesinde bu konu...

İlginize teşekkürler...
Bul
Cevapla
#6
Ahmet abi, süper bir deneme tarzı yazımı desem, yoksa bir duyguyu anlatımın en açık halimi desem bilmiyorum ama muhteşem, sürükleyici, bir o kadarda gerçek yazın için teşekkür ederim AlkisAlkis.
[SIZE=3]''Türkiye; Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...'' [/SIZE]
D.DUMOULIN
https://www.facebook.com/1125642641/vide...=3&theater
https://www.facebook.com/1125642641/vide...=2&theater
Bul
Cevapla
#7
MaVrUşGiL yazdı:Ahmet abi, süper bir deneme tarzı yazımı desem, yoksa bir duyguyu anlatımın en açık halimi desem bilmiyorum ama muhteşem, sürükleyici, bir o kadarda gerçek yazın için teşekkür ederim AlkisAlkis.

Sağol serkan...

Dedim ya çok iyi tanırım diye...İkinci bölümü kaçırma...

İlgine teşekkürler...
Bul
Cevapla
#8
Anlatımla ilgili söyleyebileceğim tek şey Alkis muhteşem Alkis.
Bu arada Ahmet abi müsadenle daha uzun süre güncel kalabilecek ve içerdiği anlam ve önemden dolayı konuları avlanma teknikleri-balık avı kısmına veya balıkçı barınağı-anılarınız kısmına taşıyacağım ne dersin?
[SIZE=3]''Türkiye; Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...'' [/SIZE]
D.DUMOULIN
https://www.facebook.com/1125642641/vide...=3&theater
https://www.facebook.com/1125642641/vide...=2&theater
Bul
Cevapla
#9
keyif aldığım bir kitabı okurken sanki bende o kitabın içinde oluyorum orada yaşıyorum bu güzel duygu ve yaşamışlığınızı bizimle paylaşmanız çok güzel.AlkisAlkis sanki sizinle bende o derelerde o balığı yakaladım yavru balığı tekrar suya saldım coşkunuza heyacanınıza ortak oldum çok güzeldi ahmet abi teşekkürler bir kitap gibi bir nefeste okunacak çok güzel bir anlatımdı sağolunAlkisGulumse
balığa hasret yaşamak zor
Bul
Cevapla
#10
Çok güzel bir anlatım olmuş Ahmet Bey. Alabalık avını bizede hissettirmiş oldunuz böylece. Teşekkürler.
Bul
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi