Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
16 hayvanın ilginç hikayesi
#1
Filler
Afrika filleri, karada yaşayan dünyanın en büyük memeli hayvanlarıdır. 6.5 ton ağırlığındaki bu fillerin boyları 3.9 metredir. Fildişleri, hayvanlar dünyasında, en büyük diş olma ünvanına sahiptir. Bu dişlerden bir tanesi, yaklaşık 3 m uzunluğunda ve 110 kg ağırlığında olabilir.
Filler dört dizi olan tek hayvandır. Kedi gibi mırlar, yeraltı sularını tespit edebilir ve uyumadan önce kendilerine yastık gibi bir yer hazırlarlar.

Fillerin ortalama vücut sıcaklığı 39.9°C'dir. Dakikada 12 kez nefes alıp verirler. Dakikada 40 defa atan bir filin kalbi yaklaşık 12 kg'dır. Ortalama ömürleri ise 30 ila 40 yıldır. Tabii ki fildişi avcılarından kurtulabilirlerse!

1930 yılında Afrika'da 5 ila 10 milyon fil vardı. 1980'de bu sayı 1,3 milyona, 1969'da ise 600.000'e düştü. Bu asrın başlarında sayıları 200.000 olan Asya fillerinden ise artık sadece 50 bin kadar bulunmaktadır.

1992 yılında dünya çapında alınan bir kararla fildişi ticareti yasaklanmış ve bu tarihten sonra fillerin sayısında ani bir artış olmuştur. Hatta bu yüzden fillere doğum kontrolü uygulanması bile gündeme gelmiştir, zira bu artışın, tabii çevreyi tahrip edeceği düşünülmektedir.

Filler çoğu zaman soğuk alırlar, ancak nadiren hapşırırlar. Bir filin hapşırığı, orta boy bir kalorifer kazanının patlamasıyla ortaya çıkan gürültüye benzemektedir.

Bir filin hortumunda 40.000 kas mevcuttur. Bu hortumla bir ağacı kökünden söküp atmak, farkedilmesi çok güç kokuları bile almak, 3 mil ötedeki suyu, 2 mil uzaklıktaki filleri tespit etmek mümkündür.

Hortumun ucu, Asya fillerinde tek, Afrika fillerinde ise çift olup büyük bir hassasiyetle kullanılabilir. Filler, Yüce Yaratıcı'nın kendilerine ihsan ettiği hortumları sayesinde bir iğneyi bile yerden alabilir, bir kapıyı açabilir, bir tüfeğin tetiğini çekebilir veya bir ayakkabı bağını çözebilirler.

Fillerin farelerden korktukları sadece söylentidir, ancak filler, tavşanlardan ve ufak bir köpek türünden korkarlar.

Fillerin günde 75.7 litre su içmeleri gereklidir. Her gün 18-20 saatlerini yemek yemekle geçirirler.

Fillerin kendilerine has birer mezarlıkları olduğu iddiasını destekleyen çok az delil vardır. Sürü halinde yaşayan fillerin kuraklık, yangın ve diğer afetler sebebiyle toplu olarak ölmeleri, bu efsanenin ortaya çıkmasına yol açmış olabilir.

Son yıllarda yapılan araştırmalar fillerin, insan kulağının algılayamayacağı kadar düşük frekansta seslerle iletişim kurduklarını göstermektedir.

Afrika'daki Tsavo parkındaki gözlemlere göre, bir fil günde 408 kg kadar gübre üretmektedir. 30.000 fil göz önüne getirilirse, gübre böceklerine ne kadar çok iş düştüğü ve bu hususi vakada bile Kuddüs isminin ne kadar hikmetli bir şekilde tecelli ettiği anlaşılabilir
Bul
Cevapla
#2
Dinazorlar
Dinazorlar yaklaşık 230 milyon yıl önce yaratılmış ve 165 milyon yıl kadar yeryüzünde nesillerini sürdürmüşlerdir. Şu ana kadar 350 tür dinazor tespit edilmiş, bunların yarısından fazlası son 20 yıl içinde keşfedilmiştir.
Çoğu insan dinazorların yumurtadan çıktıklarını bilmez. Dinazorlara ait kuluçkalar ilk kez 1920'li yıllarda Gobi Çölü'nde keşfedilmiştir.

Fransa'da keşfedilen bir yerde ise kireç taşları, tamamen dinazor yumurtalarının kabuklarından teşekkül etmiş ve burada bir düzine farklı yumurta tespit edilmiştir.

1992 yılının temmuz ayında, 18.2 cm uzunluğundaki 77 milyon yıllık bir dinazor yumurtası, Londra'da bir açık artırmada, 5.500 £'a satıldı.
Bul
Cevapla
#3
Ayılar
Bütün kutup ayıları solaktır, saldırırken veya savunma yaparken sağ pençelerini kullanmazlar. Yetişkin bir kutup ayısı 2.77 m boyunda ve 454 kg ağırlığındadır. Bu ayıların karaciğerlerinde yüksek konsantrasyonda A vitamini bulunur. 19. asırda, Kuzey Kutbu'na bir keşif gezisi yapan grubun bütün üyeleri, bir kutup ayısının karaciğerini yedikten sonra, yüksek dozda A vitamini sebebiyle ölmüşlerdir.

Okapiler
Afrika'da yaşayan, uzunca bir boynu, siyah beyaz çizgili bacakları olan ve ata çok benzeyen okapilerin dört tane mideleri vardır. Okapinin gözleri aynı anda farklı taraflara bakabilir. 355 mm uzunluğundaki şeffaf diliyle ağaçların yapraklarını yer. Okapinin bacakları zebranınkilere, vücudu antilobunkine, yürüyüşü zürafanınkine, çevikliği deve kuşununkine ve cesareti de kaplanınkine benzer.

Bizonlar
1871 yılında bizon postlarından çok güzel deri elbiselerin yapılabileceği görüldü. 2 yıl içinde 1.3 milyon bizon öldürüldü. 1880'li yıllarda ise Amerika'daki ovalarda bizonlara rastlamak neredeyse imkansız hale geldi.
Bul
Cevapla
#4
Bayılan Keçiler
Korktuğunda 15 sn süreyle bayılan bir keçi türü, ABD'nin orta kesimlerinde hem bir çiftlik hayvanı hem de evcil hayvan olarak beslenmektedir. Iowa'da kurulan Bayılan Keçi Derneği'ne üye olmak için baygın bir keçi fotoğrafı getirmek gerekmektedir.
Myatonia adlı genetik bir hastalık taşıyan bu keçiler korktukları zaman kasları aniden titremekte ve hayvan yere düşmektedir. 43 ila 63 cm boyunda, 18 ila 34 kg ağırlığında olan bu hayvanların uzun kulakları ve pırtlak gözleri vardır
Bul
Cevapla
#5
Katil Arılar
1957 yılında, Sao Paulo Üniversitesi'nden Profesör Warwich E. Kerr, daha iyi bal üretebilmek için Afrika'dan 35 kraliçe arıyı Brezilya'daki Avrupa kökenli bal arılarıyla melezlemek için getirtti.
Afrika arıları sürü halinde göç etmekle meşhurdur. Bu yüzden Profesör Kerr, kovanlara sadece işçi arıların girebilecekleri, kraliçenin ise geçemeyeceği bir düzenek yerleştirdi. Ancak bir arıcı farkına varmadan bu engeli kaldırdı. Neticede 26 koloni arı kraliçeleriyle birlikte sürüler halinde göç etmeye başladılar.

Daha sonra bu arıların kaliteli bal yapmaktan ziyade kovanlarını fedakârca korudukları ve genetik olarak ülkedeki diğer arılardan daha avantajlı oldukları tespit edildi. Bu melez koloniler bütün ülkeye yayıldı ve trajik hâdiseler görülmeye başladı. İlk ataklarında 300 Brezilyalı'yı öldürünce "Katil Arılar" ismini aldılar. 1975-1988 yılları arasında yaklaşık 350 Venezuellalı bu arılar tarafından öldürüldüler.

Ağustos 1973'te, binlerce arı, Goiana kasabasında saatlerce terör havası estirdi. Arılar iki okula ve pazara saldırınca kasabadaki 13.000 kişi evlerine kapanıp sürüler halinde gezen arılardan kendilerini korumak zorunda kaldılar. Özel giysiler giyen itfaiyeciler, alev makineleriyle arıları öldürmeye çalıştılar.

Bu arıların iğneleri daha ehil olan Avrupa menşeli arıların iğnelerinden pek farklı değildir. Ancak kovanlarını çok daha iyi korurlar ve sürüler halinde saldırırlar. Bir çim biçme makinesinin sesi veya üstüste birkaç kez bağırmak bile onların harekete geçirmek için yeterlidir. Bir kere rahatsız edildiklerinde saatlerce, hatta günlerce hareket halinde olabilirler.

Bu Afrika menşeli arılar, her yıl 322 km kuzeye doğru yayılmaktadır. İlk defa 1985 yılında ABD'de keşfedilen bu arılar yüzünden 1196 km2'lik bir saha karantina altına alınmış, ülke çapındaki 600.000 kovan ise özel olarak muhafaza edilmiştir. Bu arılara ait 12 kovan bulunup tahrip edilinceye kadar da karantinaya devam edilmiştir.

Böyle bir arı kolonisini rahatsız ederseniz, arıların kokunuzu almasını önlemek için rüzgarın ters istikametinde koşarak bir araca veya binaya saklanmanız tavsiye edilmektedir
Bul
Cevapla
#6
Kara Kurbağalar
1930'lu yıllarda Avustralyalı ziraatçılar, şeker kamışı ürününe en çok zararı veren bir böceği kontrol etmek için Hawaii'den 100 kara kurbağayı (Bufo Marinus) Queensland'ın kuzey kesimine getirdiler. Bu konuda yapılan ilk hata böceklerin uçtuklarını bu yüzden kurbağalardan kurtulabileceklerini hesaba katmamaktı. İkincisi bu kurbağalar bahsedilen böcekleri değil başka canlıları yemekten zevk alıyorlardı. Üçüncüsü kara kurbağalar böcek yemekten çok çoğalmaya bakıyorlardı. Bunun üzerine böcekleri öldürmek için zirai ilaçlar kullanıldı. Ancak geriye daha büyük bir bela kaldı: kara kurbağalar.
Bu kurbağalar, yılda 35 km olmak üzere Avustralya'nın her tarafına yayılmaktadırlar. Çok hızlı üreyen kara kurbağaları yutabildikleri herşeyi yerler. Gözlerinin ve derilerinin altında bulunan zehirli bezler kendilerini yırtıcılara karşı korumak üzere Yüce Yaratıcı tarafından ihsan edilmiştir.
Bul
Cevapla
#7
Sülükler
Dünyada yaklaşık 650 tür sülüğün bulunduğu tahmin edilmektedir. Bunlardan en uzunu 46 cm boyundaki Amazon sülüğüdür (Helobdella ghilianii). En çok sülük Kuzey Avrupa ve Kuzey Amerika'da bulunmaktadır. Sülükler sadece bataklıklarda değil Alp göllerinde çöllerdeki su birikintilerinde ve kutuplara yakın denizlerde de yaşarlar.
Çoğu sülük, insanların veya memeli hayvanların kanlarıyla beslenerek hayatını idame etmez, hatta çoğu kan bile emmez. En yaygın türleri, su birikintilerindeki omurgasız hayvanlarla beslenirler. Çeneli olan sülükler ise sinek, kurtçuk ve hatta diğer sülükleri yerler. Bazılarının ise pipet benzeri hortumları vardır. Bunlar da sümüklü böceklerin ve sivrisinek larvalarının yumuşak dokularını bu hortumlarıyla çekerek yerler.

Sülüklerin beşte biri tuzlu sularda yaşar. Bunlardan bazıları ahtapotların kanını emerek beslenir. Bazı sülükler ise mağaralarda yaşar ve yarasaların kanını emer. Bazıları da bir filin derisinden bile nüfuz edebilirler. Timsahlar sülükleri ağızlarına alırlar ve daha sonra ağızlarını açarak kuşların gelip onları oradan temizlemelerini temin ederler. Ördekler ise sülükleri boğazlarına ve burun boşluklarına alarak buralarda nasiplenmelerine vesile olurlar.

Tıbbî gayelerle kullanılan sülüklerin çenelerinde 60 ila 100 diş bulunur. Bunlar yarayı üç yönden ısırarak açarlar. Ortaya çıkan şekil Mercedes armasını andırır.

Bu sülükler hazım esnasında gıdalarını mayi halde tutmak için, hirudin adlı pıhtılaşmayı önleyici bir madde salgılarlar. Tükrükleri yarayı uyuşturan bir anestetik ile damarları gevşeten bir enzim ihtiva eder.

Yarım saatlik bir sülük tedavisinde bir sülük ağırlığının 5 ila 10 katı kanı emer. Oluşan yara daha sonra saatlerce kanar.

Sülüklerin tıpta en çok revaç gördüğü yıllar 1820-1850'dir. o zamanların bu konudaki en meşhur doktorlarından Francois Broussais kendi hazımsızlık rahatsızlığını 50 ila 60 sülüğü bir süre kullanarak tedavi etmiştir. O zamanlar sülüklerin yılda 3663 litre Fransız kanı emdikleri tahmin edilmektedir. Hatta bu tedavi metodu o kadar yaygın bir hale gelmiştir ki doktorlar "sülük" olarak adlandırılmışlardır. Bu hem düz anlamıyla hem de hastaların paralarını emmek anlamıyla kullanılmıştır.

Sülük toplayıcıları paçalarını dizlerine kadar sıvayıp bir su birikintisinde gezerek günde 2500 kadar sülük yakalayabilirler. Bu şekilde toplama yüzünden sülüklerin nesilleri tükenmeye yüz tutmuş, bu yüzden Fransa ve Almanya'da talepleri karşılamak üzere özel sülük çiftlikleri kurulmuştur. Rus hükümeti ise sülük ihracını yasaklamış ve yılın belli bir devresini sülük toplama mevsimi olarak ilan etmiştir. Bataklıkların kurutulması yüzünden Avrupa'daki tıbbî gayelerle kullanılan sülüklerin nesilleri tükenme tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Günümüzde sülükler, cerrahî müdahalelerle dikilen bir organa kan akışını temin etmek için microcerrahide kullanılmaktadır. Ayrıca sinir sistemi üzerinde çalışan bilim adamları için önemli bir ilham kaynağını teşkil etmektedirler.

Sülükler, tromboz (kan pıhtılaşması) gibi dolaşım bozukluklarında kullanılabilecek bir takım kimyevî maddeler de salgılamaktadırlar
Bul
Cevapla
#8
Yarasa Bombaları
1942 yılında ABD Hava Kuvvetleri, 2 milyon yarasa yakalayarak bunları birer canlı bombardıman uçağı olarak nasıl kullanabilecekleri üzerinde araştırmalar yaptı. Cerrahi müdahale ile göğüslerine yerleştrilen 28 gr ağırlığındaki patlayıcılar, düşman topraklarına bıkarılan yarasaların tam aralarına veya saçaklarına girmesinden sonra patlayacak şekilde ayarlanmıştı.
İlk problem bombaları göğüslerine tutturmak için kulanılan ipleri yarasaların kemirmeye başlamasıyla ortaya çıktı. İki yıl süren araştırmalardan sonra Corlsbad Caverns'de ilk deneme yapıldı. Ancak birkaç yarasa kaçarak bir generalin arabasının ve 2 milyon değerinde bir hangarın yanmasına sebep oldular Hava Kuvvetleri projeyi iptal etti.

Daha sonra Deniz Kuvvetleri projeyi ele aldı. Yarasalar suni olarak bir miktar soğutulacak olursa uykuya dalacakları bu yüzden de göğüslerindeki bombaları tutan ipleri hemen çiğnemeyecekleri düşünüldü. Uyutulan yarasalar bir uçakla yükseklere çıkarıldı. Çöl üzerindeki sıcak havayla temas ettiklerinde yarasaların uyanacakları tahmin ediliyordu. Ancak uçaktan atılan yarasaların çoğu uyanamadan öldüler. Proje 1944 Ağustos'unda yeniden iptal edildi
Bul
Cevapla
#9
Zıplayan Pireler
Pirelerin müthiş bir zıplama kabiliyetiyle yaratıldığını herkes bilmektedir. Peki bu nasıl gerçekleşmektedir? Cevap, kaslarında bulunan ve "resilin" denilen bir proteinde gizlidir. Bir pire 0.8 milisaniye içinde saniyede 1 m hızına ulaşabilecek şekilde zıplayabilir. Bu arada kaslarını yavaşça kasar, böylece resilin blokları kendisini bir mancınık gibi fırlatacak bir duruma gelirler. Zıplama resilinin elastiki özelliğinden kaynaklanır.

Köpekler
Amerika'da yaklaşık 55 milyon köpek vardır.
İngiltere'deki köpekler her gün 984 ton dışkı ve 4.5 milyon litre idrar yapmaktadır.


Zehirli Kuşlar
Batılı bilim adamları tarafından keşfedilen ilk zehirli kuş, 1992 yılında Yeni Gine'de Chicago Üniversitesi'nden bir araştırmacı tarafından bulunmuştur.
Kukuleteli pitohui diye adlandırılan bu kuşun derisi parlak kavuniçi rengindedir. Siyah tüyleri ise son derece zehirlidir. Bu kuşları keşfeden bilim adamı ağına düşen kuşları yakalamak isterken eli, keskin gagası ve pençeleri tarafından kesilmiş ve zehirin tesiriyle şişmiştir.
Bul
Cevapla
#10
Hindiler
Fransızlar tarafından Hind kuşu diye adlandırılan hindiye, Amerika'daki İngiliz göçmenler, kuşun profili Osmanlı haritasına benzediği için "turkey" adını vermişlerdir.
1953 yılında Birleşmiş Miletler'deki bir delegemiz şöyle demiştir: "Bizim ülkemizde hindiye (turkey) "Amerikan kuşu" denir."


Kömür Madenindeki Kanaryalar
1954 yılında Avrupa'da alınan bir kararla her kömür madeninde, zehirli gazları tespit etmek üzere iki küçük kuşun kullanılması mecburiydi. Zira madenlerde açığa çıkabilen karbon monoksit gazı insanlar tarafından farkedilemiyordu. Vücutlarındaki kan miktarı çok az olan ve daha hızlı soluyan kuşlar, insanların etkilenme süresinden 10 kat daha kısa bir süre içinde gazın tesirinde kalmaktaydılar.
Günümüzde İngiltere'deki kömür madenlerinde, gelişmiş elektronik aletler yanında kuşların kullanımına devam edilmektedir.


Muhtelif
ABD'nin Ohio eyaletinde, evcil hayvanların geceleyin kuyruklarında ikaz işaretleri taşıması hakkında bir kanun mevcuttur.
Bir kelebeğin gözünde 5000 mercek ve 50.000 sinir vardır.

Çoğu kediler ıslanmaktan nefret ederler, ancak Van kedisi yüzmekten ve yağmurda oynamaktan çok hoşlanır.
Bul
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  ilginç taktik kzltp 16 3,862 24-01-2011, 19:52
Son Yorum: bucalıfikret
  Balıklar hakkında ilginç bilgiler LeVrEkCi 6 2,807 06-10-2007, 02:13
Son Yorum: beyazgolge55
  ilginç bir balık GÖKSEN 13 3,170 20-02-2007, 01:32
Son Yorum: albatrossdeniz
  balıklar hakkında ilginç bilgiler LeVrEkCi 5 2,262 02-11-2006, 22:12
Son Yorum: GÖKSEN

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi