İstanbul a hizmet veren, Boğaziçi'ne âşık, lüfere hasret şefler, işletmeciler ve balıkseverler' harekete geçti. Boyu gitgide küçülürken fiyatları uçan lüferin neslinin tükenmemesi için kampanya başlattı
İSTANBUL - Siz bu satırları okurken ‘Boğaz’ın sultanı’ lüfer, yumurta bırakmak için Ege’den Marmara’ya süzülüyor olacak. Sonra Karadeniz’e çıkacak. Eylül ortalarında hamsi ve istavrit sürülerinin peşinden bu kez aynı yolu tersine geçip aşağı inecek.
Bunu daha kaç kez yapabilecek?
Şimdi ‘masal gibi’ anlatılan balık göçlerini kendi gözleriyle gören ‘Boğaz çocukları’na göre belki üç beş kez daha. Sonra... Sonra Boğaz istiridyesine, ıstakozuna ne olduysa lüfere de o olacak. Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) da pek iyimser değil.
Takvime göre lüfer sürülerinin Ege’den Marmara’ya sessiz sedasız yolculuğu başlamadan kısa bir süre önce; mart başında başka bir sessiz yolculuk başladı. Bu kez sanal âlemde. Defne Koryürek, ‘fikir sahibi damaklar’ bloğunda “Balık sürüler halinde birbirini kovalayarak geçerdi İstanbul’un içinden” diye başlayan bir yazı yazdı. Lüfere adanmış bir yazıydı. Okuyanın gözünün önünden de balıkları sürüler halinde geçirten bu yazı, sanal âlemde sayısız kez alıntılandı. Koryürek, bir Boğaz çocuğu. “Karadeniz’den Marmara’ya arkadaşını arayarak gezen yunus Sami’yi, torik Erto’yu, Sarıyerli midye Mahmut’u” dinleyerek büyümüş.
Aynı zamanda bir aktivist olduğu için lüferle ilgili yazısı da sadece bir yazı olarak kalmadı. Kampanyaya dönüştü. Kampanyanın adı: ‘İstanbul lüfere hasret kalmasın.’ İlk halkası bir imza kampanyası. Meramları lüfer nesline üreyebileceği bir zaman dilimi tanımak.
Kampanya Koryürek’in kurucusu olduğu blogda devam ediyor. İkinci halka 12 Nisan günü, Beyoğlu Cezayir Restoran’da düzenlenecek bir seminer olacak. Hedefi üniversite, Tarım Bakanlığı, şefler, restoran sahipleri, çevreciler, balıkçılar ve balık yiyenleri, yani lüfer meselesinde katkısı olabilecek tüm tarafların birbirini duyabileceği bir zemin oluşturmak. TÜDAV’dan Prof. Dr. Bayram Öztürk, İl Tarım Müdürlüğü’nden Muharrem Aksoy, Slow Food Hareketi’nden Nedim Atilla, Greenpeace’den Uygar Özesmi, şef Mehmet Gürs ve ‘üstat’ Vefa Zat katılımcılar arasında. Kampanyada üçüncü halka, lüferle ilgili bilinenleri tazeleyecek bir kitap olacak.
Kampanyanın halkaları böyle. Peki hedefi? ‘Boğaz çocuğu’ Defne Koryürek, Boğaz’da şimdi bir masal gibi anlatılan balık sürülerine en son 30 yıl önce rastlamış. Kendi kızının da bu akınları görmesini, Boğaz’ın kıyısında çiftlik somon yerine gerçek lüfer tadabilmesini istiyor.
İstanbul’daki bütün balık restoranları birdenbire artık 24 santimetreden küçük lüfer almayız satmayız dese bile... Bir yanda Karadeniz’deki deniz kirliliği, diğer yanda dünyanın bir köşesinde yağmalanırcasına toplanan herhangi bir ‘şey’i anında paketleyip dünyanın öbür köşesine satabilen ticaret ağları varken Boğaz’da yeniden kofana akınları görmek mümkün mü?
Akıntıların denizleri temizleme gücüne ve ‘iyi, temiz, adil’ gıdanın peşindeki tüketicinin gücüne inanan Defne Koryürek, Nasreddin Hoca’dan örnek veriyor: Göle maya çalıyoruz! Ya tutarsa? Ve hatırlatıyor: “Bunlar bir günde olmadı. Bir günde de geri dönmeyecek.”
Bunu daha kaç kez yapabilecek?
Şimdi ‘masal gibi’ anlatılan balık göçlerini kendi gözleriyle gören ‘Boğaz çocukları’na göre belki üç beş kez daha. Sonra... Sonra Boğaz istiridyesine, ıstakozuna ne olduysa lüfere de o olacak. Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) da pek iyimser değil.
Takvime göre lüfer sürülerinin Ege’den Marmara’ya sessiz sedasız yolculuğu başlamadan kısa bir süre önce; mart başında başka bir sessiz yolculuk başladı. Bu kez sanal âlemde. Defne Koryürek, ‘fikir sahibi damaklar’ bloğunda “Balık sürüler halinde birbirini kovalayarak geçerdi İstanbul’un içinden” diye başlayan bir yazı yazdı. Lüfere adanmış bir yazıydı. Okuyanın gözünün önünden de balıkları sürüler halinde geçirten bu yazı, sanal âlemde sayısız kez alıntılandı. Koryürek, bir Boğaz çocuğu. “Karadeniz’den Marmara’ya arkadaşını arayarak gezen yunus Sami’yi, torik Erto’yu, Sarıyerli midye Mahmut’u” dinleyerek büyümüş.
Aynı zamanda bir aktivist olduğu için lüferle ilgili yazısı da sadece bir yazı olarak kalmadı. Kampanyaya dönüştü. Kampanyanın adı: ‘İstanbul lüfere hasret kalmasın.’ İlk halkası bir imza kampanyası. Meramları lüfer nesline üreyebileceği bir zaman dilimi tanımak.
Kampanya Koryürek’in kurucusu olduğu blogda devam ediyor. İkinci halka 12 Nisan günü, Beyoğlu Cezayir Restoran’da düzenlenecek bir seminer olacak. Hedefi üniversite, Tarım Bakanlığı, şefler, restoran sahipleri, çevreciler, balıkçılar ve balık yiyenleri, yani lüfer meselesinde katkısı olabilecek tüm tarafların birbirini duyabileceği bir zemin oluşturmak. TÜDAV’dan Prof. Dr. Bayram Öztürk, İl Tarım Müdürlüğü’nden Muharrem Aksoy, Slow Food Hareketi’nden Nedim Atilla, Greenpeace’den Uygar Özesmi, şef Mehmet Gürs ve ‘üstat’ Vefa Zat katılımcılar arasında. Kampanyada üçüncü halka, lüferle ilgili bilinenleri tazeleyecek bir kitap olacak.
Kampanyanın halkaları böyle. Peki hedefi? ‘Boğaz çocuğu’ Defne Koryürek, Boğaz’da şimdi bir masal gibi anlatılan balık sürülerine en son 30 yıl önce rastlamış. Kendi kızının da bu akınları görmesini, Boğaz’ın kıyısında çiftlik somon yerine gerçek lüfer tadabilmesini istiyor.
İstanbul’daki bütün balık restoranları birdenbire artık 24 santimetreden küçük lüfer almayız satmayız dese bile... Bir yanda Karadeniz’deki deniz kirliliği, diğer yanda dünyanın bir köşesinde yağmalanırcasına toplanan herhangi bir ‘şey’i anında paketleyip dünyanın öbür köşesine satabilen ticaret ağları varken Boğaz’da yeniden kofana akınları görmek mümkün mü?
Akıntıların denizleri temizleme gücüne ve ‘iyi, temiz, adil’ gıdanın peşindeki tüketicinin gücüne inanan Defne Koryürek, Nasreddin Hoca’dan örnek veriyor: Göle maya çalıyoruz! Ya tutarsa? Ve hatırlatıyor: “Bunlar bir günde olmadı. Bir günde de geri dönmeyecek.”
Defneyaprağı, çinakop, sarıkanat, lüfer ve kofana
Lüfer Ege, Marmara ve Karadeniz arasında dolaşan göçmen bir tür. Latince adı pomatomus saltatriks. Oltacıların canını yakan keskin dişleri ve uyanıklığıyla tanınıyor. Lüfer, sarıkanat, çinakop veya kofana... Aslında hepsi aynı balık ama aynı balığın ergenlik, gençlik, olgunluk gibi değişik çağları.
10 santimetreden küçükkenki bebeklik çağına ‘defneyaprağı’, 10-15 santimetre arasındaki henüz üreme olgunluğuna erişmemiş haline ‘çinakop’, 15-20 santimetre arasındaki ilk gençliğine ‘sarıkanat’, 20-30 santimetre arasındaki olgun çağına lüfer ve en olgun haline kofana adı veriliyor. Lüfer 19-20 yıl yaşayabilen ve yaşadıkça da büyüyen bir balık. Yarım kiloluk lüferler, boyu yarım metreyi bulan kofanalar Boğaz’ın yabancısı değil. Ama artık yoklar.
Lüfer için başlatılan imza kampanyasının metninde, “Biz İstanbul’a hizmet veren, İstanbul’u seven, Boğaziçi’ne âşık, lüfere hasret şefler, aşçılar, işletmeciler ve gıda sektörü çalışanları olarak endişeliyiz. Avlanma alt limiti 14.5 cm olan lüferin, bu boyunun, henüz yumurta bırakmamış çinakop boyu olduğunu biliyoruz. Bir lüferin ancak 24-26 cm boyunda, erişkin bir balık olduğunda yumurta bırakabildiğini biliyoruz. Tezgâhlarda gittikçe ufalan ve fiyatı da her gün artan lüferler görüyor olmamız, soyunun tükenmekte olduğunun bir işareti” deniliyor.
Lüfer Ege, Marmara ve Karadeniz arasında dolaşan göçmen bir tür. Latince adı pomatomus saltatriks. Oltacıların canını yakan keskin dişleri ve uyanıklığıyla tanınıyor. Lüfer, sarıkanat, çinakop veya kofana... Aslında hepsi aynı balık ama aynı balığın ergenlik, gençlik, olgunluk gibi değişik çağları.
10 santimetreden küçükkenki bebeklik çağına ‘defneyaprağı’, 10-15 santimetre arasındaki henüz üreme olgunluğuna erişmemiş haline ‘çinakop’, 15-20 santimetre arasındaki ilk gençliğine ‘sarıkanat’, 20-30 santimetre arasındaki olgun çağına lüfer ve en olgun haline kofana adı veriliyor. Lüfer 19-20 yıl yaşayabilen ve yaşadıkça da büyüyen bir balık. Yarım kiloluk lüferler, boyu yarım metreyi bulan kofanalar Boğaz’ın yabancısı değil. Ama artık yoklar.
Lüfer için başlatılan imza kampanyasının metninde, “Biz İstanbul’a hizmet veren, İstanbul’u seven, Boğaziçi’ne âşık, lüfere hasret şefler, aşçılar, işletmeciler ve gıda sektörü çalışanları olarak endişeliyiz. Avlanma alt limiti 14.5 cm olan lüferin, bu boyunun, henüz yumurta bırakmamış çinakop boyu olduğunu biliyoruz. Bir lüferin ancak 24-26 cm boyunda, erişkin bir balık olduğunda yumurta bırakabildiğini biliyoruz. Tezgâhlarda gittikçe ufalan ve fiyatı da her gün artan lüferler görüyor olmamız, soyunun tükenmekte olduğunun bir işareti” deniliyor.