Gecenin yırtıcıları..

[Cahit Acun]

Gece avlak yerimde çayımı yudumluyorum ve Boğaz'ın o müthiş güzelliğini izliyorum.Bir taraftan mis gibi havasını içime çekerken,bir taraftan da can dostlarımla muhabbet ediyorum.Eskilerden başladık,bugüne kadar geldik.Neler yaşamışız,ne Kofana'lar,ne Sırtıkara'lar,ne Lüfer'ler avlamışız birlikte.Hayallere dalmışım bir ara.O güzellikler bir film şeridi gibi geçiyor, gözümün önünden.Bazen duygulanıyorum.Gözlerim yaşarıyor.Kaybettiklerime üzülüyorum,kazandıklarıma seviniyorum.İnsanları kucaklamayı seviyorum.Onlarla barışık olmayı,dost olmayı,seviyorum.Allah'ıma şükür ki seviliyorum da.Hep seveceğim ve hep böyle kalacağım,diyorum kendi kendime..
Çok konuştum.Yeter bence.Avımıza bakalım.Böyle güzel hayalleri yaşarken,Suyun üstü bir anda gümüşlerin havalanmasıyla hareketlendi.Deniz ananın o muhteşem yırtıcıları göründü.Gümüşler korkudan nerdeyse karaya çıkacaklar.Kimse onların yerinde olmak istemezdi.Hayvanlar ne yapacaklarını şaşırmış vaziyette sağa sola kaçışıyorlardı.Ama o yırtıcıların arasından çıkış yok.Kadıköy Şükrü Saraçoğlu gibi.Teslim bayrağını çekmek zorundaydılar.Öylede yaptılar.Çare yok arkadaş...Önümde bir belgesel var.Televizyonda seyreder gibiyim,inanın..Denizin dibinden nasıl geldiğini anlayamadığım Sarıkanadın,gümüşü parçalayışını görmeliydiniz.Gümüş inanın ikiye bölündü.Kendisi bir parçasını götürürken,peşinden gelenler diğer parçasını anında yok ettiler.Bu olay saniyeler içinde olup,bitti.Avladığım Sarıkanadın arkasından da onlarcası peşinden geliyor.Yeme saldırıyor.Denizin bu vahşi yaratığını soluksuz seyretmek gerçekten çok hoş.İnanılmaz bir vahşet ama, bir o kadar da yaradılış güzelliği...
Fırsat bu fırsat deyip oltamı bu oynağın içine attım.TAK TAK TAK...Ne zoka kaldı,ne de hırsız.Lüfer öyle bir daldı ki,feleğimi şaşırdım.Hemen ikinci oltamı açtım ve yine TAK TAK TAK...Ama yağma yok.Onu enseledim.Elime aldığımda bana öyle çirkin bakıyordu ki, korkarsınız.Az daha elimi kaptırıyordum.Zor kurtardım, parmağımı..Saldırılar en şiddetlisinden devam ediyor.İndir-bindir yapıyorum.Avda zevkin doruğundayım.Güzel balık aldım.Bir anda yok oldular.Jilet gibi kesildi,balık.Aradan yarım saat geçtikten sonra aynı sahne yine tekrarlandı.Filmi tekrar seyrettim.Otuz adet Lüfer ve Sarıkanat aldım ve evimin yolunu tuttum.Evdeyim şimdi.Yarının hazırlıklarına başladım bile...
Allah'ıma şükürler olsun,bana bu güzellikleri yaşattığı için.



Kullanılan takım....
Ana beden misinası.....Okuma sea bass 0.23.5 mm yeşil
Beden misinası............Okuma Shotai 0.18.5 mm fluorocarbon misina
Zoka............................Fındık zoka ve sülük zoka
İğne.............................Mustad 1/0 galvanizli iğne
Kamış...........................Okuma Octana Spin kamış 255 cm 10-40 gram atarlı
Makina.........................Shimano Sustain 5000 fe 5.7 devirli




Sevgili arkadaşlarım,sizlere bazı yanlışları düzeltmek adına,bir kaç hatırlatma yapmak istiyorum.


Lüfer sülalesinin sınıflandırılmasında,KABA ÇİNAKOP,KABA LÜFER,KORUK LÜFERİ gibi tanımlamalara yer yoktur.Bunlar sadece balıkçı ağzıdır.Bilginiz olsun..

Lüfer sülalesi aşağıdaki gibidir.


0.......12 CM......DEFNE YAPRAĞI
13......17 CM.....ÇİNEKOP
18.......21 CM.....SARIKANAT
22.......30 CM......LÜFER
31.......50 CM......KOFANA
51.......ve daha yukarısı SIRTIKARA...

SIRTIKARA sanki Lüfer sülalesinden değilmiş gibi,hiç bu sınıflamalarda gösterilmez.En büyüğü olarak hep KOFANA gösterilir ve bu yanlıştır.Bu duruma hiçbir anlam veremiyorum ve çok tuhaf buluyorum.
İkinci bir yanlış ise,AKYA balığının,Kofana'nın irisi olarak , Lüfer sülalesi içinde gösterilmesidir..Aynı türden değildirler.AKYA'nın Lüfer sülalesiyle yakından-uzaktan hiçbir ilgisi yoktur.Bu tanımlamalar, İstanbul balıkçısı ağzıdır. [/B]




[

[Cahit Acun]

URL=http://imageshack.us/photo/my-images/713/1005059c.jpg/][/URL]

[Cahit Acun]

[Cahit Acun]

[Cahit Acun]

[Cahit Acun]

[Cahit Acun]

[Cahit Acun]

[Cahit Acun]

[Cahit Acun]