Değerli Arkadaşlarım....
Aşağıda yazdığım yazı uzun zamandır benim kendi sitemde yayında olan bir yazıdır.
Kesinlikle hiç bir balığı ve balıkçıyı küçük görmediğimi ,hatta her balığı tutmanın ayrı bir ustalık gerektirdiğini bilen biri olduğumu vurgulamak isterim...
Yazı tamamen bir kişiye özel olarak yazılmıştır.Bu arkadaş balıkçı değildir.Bir gün uzun süren bir alabalık avı dönüşünde ,elimizdeki alabalığı görünce ,"yahu bir kerede 3-5 kilo bana getirin" demişti.
Amacım sadece alabalığı yakalamanın zor olduğunu ve 3-5 kilo istemenin garip olduğunu mizahi bir yolla anlatmaktı....
Bu yazıyı okuduktan sonra verdiğimiz bir alabalık ziyafetinde ise arkadaşımız balıklara dokunmaya dahi korkar haldeydi...
ALABALIK İSTAVRİT GİBİ YENMEZ
Alabalık yakalamak ne kadar zor bir iş ise yemek de o kadar değişik ve özen isteyen bir iştir.............
Pişirirken alabalığın sadece içi temizlenir, ve kızgın tereyağında nar gibi kızartılır.Tabağa alınıp sofraya geldiğinde ise.........
Önce o harika renklerden oluşmuş görüntüyü bozmaya kıyamayacağınız için gözlerinizi kapamanız gerekmektedir..........
İşte o anda balığın üzerinde kalan kızgın yağ ile kızarma devam ettiği için çıkan seste gündüz akıntıya karşı tırmandığınız ve kimi yerde düşüp ıslandığınız, kimi yerde kayarak bir yerinizi incittiğiniz ve hatta bazı yerlerde hayatınızı tehlikeye attığınız o dağın zirvesinden aşağıya inen muhteşem derenin oluşturduğu şelalelerdeki atlayan su seslerini duyacaksınız......................
Gözlerinizi tam açmaya hazırlanırken ise burnunuza vuran o kokuda, çam ormanlarından gelen hafif mentol ,biraz kekik ve muhteşem serin dağ esintisinin verdiği ferahlık ve huzur, sizi hayatınızın en harika yemeğine hazırlayacaktır...................
Yani kısaca Alabalığın tadını tam olarak almak için onu kendinizin tutması gerekir....................
İŞTE ONUN İÇİN ALABALIK İSTAVRİT GİBİ YENMEZ...
Aşağıda yazdığım yazı uzun zamandır benim kendi sitemde yayında olan bir yazıdır.
Kesinlikle hiç bir balığı ve balıkçıyı küçük görmediğimi ,hatta her balığı tutmanın ayrı bir ustalık gerektirdiğini bilen biri olduğumu vurgulamak isterim...
Yazı tamamen bir kişiye özel olarak yazılmıştır.Bu arkadaş balıkçı değildir.Bir gün uzun süren bir alabalık avı dönüşünde ,elimizdeki alabalığı görünce ,"yahu bir kerede 3-5 kilo bana getirin" demişti.
Amacım sadece alabalığı yakalamanın zor olduğunu ve 3-5 kilo istemenin garip olduğunu mizahi bir yolla anlatmaktı....
Bu yazıyı okuduktan sonra verdiğimiz bir alabalık ziyafetinde ise arkadaşımız balıklara dokunmaya dahi korkar haldeydi...
ALABALIK İSTAVRİT GİBİ YENMEZ
Alabalık yakalamak ne kadar zor bir iş ise yemek de o kadar değişik ve özen isteyen bir iştir.............
Pişirirken alabalığın sadece içi temizlenir, ve kızgın tereyağında nar gibi kızartılır.Tabağa alınıp sofraya geldiğinde ise.........
Önce o harika renklerden oluşmuş görüntüyü bozmaya kıyamayacağınız için gözlerinizi kapamanız gerekmektedir..........
İşte o anda balığın üzerinde kalan kızgın yağ ile kızarma devam ettiği için çıkan seste gündüz akıntıya karşı tırmandığınız ve kimi yerde düşüp ıslandığınız, kimi yerde kayarak bir yerinizi incittiğiniz ve hatta bazı yerlerde hayatınızı tehlikeye attığınız o dağın zirvesinden aşağıya inen muhteşem derenin oluşturduğu şelalelerdeki atlayan su seslerini duyacaksınız......................
Gözlerinizi tam açmaya hazırlanırken ise burnunuza vuran o kokuda, çam ormanlarından gelen hafif mentol ,biraz kekik ve muhteşem serin dağ esintisinin verdiği ferahlık ve huzur, sizi hayatınızın en harika yemeğine hazırlayacaktır...................
Yani kısaca Alabalığın tadını tam olarak almak için onu kendinizin tutması gerekir....................
İŞTE ONUN İÇİN ALABALIK İSTAVRİT GİBİ YENMEZ...